5 Kasım 2017 Pazar

SAHAJA YOGA




Hiper marketin büyük kapısından girip reyonlara doğru yönelmiştik ki küçük, gösterişsiz bir standın başında duran iki hanım tarafından durdurulduk. “Aydınlanma ister misiniz?” “Pardon, ne satıyorsunuz?” “Bir şey satmıyoruz. Aydınlanma ister misiniz?”
Annemle birbirimizin yüzüne “ne oluyor” gibilerden baktık. Hanımlardan biri mütereddit hallerimize kızdı galiba. Mavi mavi gözlerini dikip ciddi bir ifadeyle bakınca biraz da çekinerek “Tabii tabii isterim.” Diyiverdim. Annem “Ben istemem aydınlanma.” Dedi.  Markete peçete, maydanoz falan almaya gelmiş ama aydınlanıp gitmiş olacaktım. Hem de bedavaya…. Ellili yaşlardaki kadının tarif ettiği gibi elimi kafamın bir karış üstüne koydum. Avuç içim kafatasıma doğruydu. Aydınlanma istediğimi açık bir şekilde talep etmem gerekiyordu. Söylenenleri tekrar ettim. “Bir serinlik hissediyor musunuz?” “Hayır” dedim çaresiz. Çünkü hiçbir şey hissetmiyordum. Mavi gözler sinirli sinirli baktı. “Şimdi hissediyor musunuz?” “Maalesef” dedim korkarak. “Serinlik hissetmeniz gerekiyor başınızda. Bir kez daha deneyelim…” Benim kafatasım kesinlikle serinlik falan hissetmiyordu. Bizi izleyen annem de meraklandı. O da aydınlanma talep edince bu sefer sağ eli kafasının bir karış üstünde serinliği bekleme sırası ona geldi. Birkaç denemeden sonra ne annem ne ben aydınlanabilmiştik. Yogini hanım doğruyu söylemediğimizi düşündü galiba. Elimize birkaç kâğıt parçası tutuşturdu. Fotokopiyle çoğaltılmış ilanlardı bunlar. “Bu ilanı saklayın. Bir gün hayatınız değişebilir.” Annemle marketin reyonlarında kaybolduk ve bu aydınlanamama hikâyesini unuttuk.
İlanı atmadım. Ofisteki panomda bir süre sakladım. Sahaja yoga diye bir yoganın ilanıydı ve bu yoga tamamen ücretsizdi. İlandaki cep telefonunu arayarak randevu talep edebilirdik. Bir kış akşamı içime ne girdiyse telefon numarasını aradım. Çok kibar bir hanımefendi bana bir adres verdi. İş çıkışı Alsancak’taki bu adrese doğru yola koyuldum.
Alsancak’ın dar sokaklarından birinde, tipik ve eski bir İzmir apartmanındaydım. Verilen adresin zilini çaldım. Telefonda konuştuğum kibar hanımefendiydi açan. Otuz sonlarında, zayıfça, hoş bir genç kadın. Ayakkabılarımı çıkarmam söylendi. Ayağıma pofuduk terlikler verildi. Normalde başkasının terliğini giymekten çok çekinirim ama zorunlu olarak giydim. Eve girer girmez beni iten şey apartman dairesindeki korkunç ışıktı. Son derece kör ve beyaz renkte bir floresan ışıktı bu. Aksi gibi yerlerdeki mavi duvardan duvara halı da bu soğuk havaya katkıda bulunuyordu. Genç hanıma iş kıyafetleriyle geldiğimi, daha rahat kıyafetler giymemenin sıkıntı yaratıp yaratmayacağını sordum. Bana kıyafetimin uygun olduğunu söyledi. Ben o âna kadar hâlâ yukarı bakan köpek falan yapacağımı sanıyordum. Salona geçtik. Bu arada evin bayağı soğuk olduğunu hatırlıyorum. Yere oturmamı söyleyerek kendi de oturdu. Hiçbir şey konuşmadan öyle oturuyorduk. Biraz sonra kapı çalmaya başlayacak ve üç-dört kişi daha gelecekti. Benimle birlikte yere sırayla oturarak karşımızda resmi duran şişman Hintli kadına bakıyorduk. Bize yoga yaptıracak olan hanım resmin yanında yerini almıştı. Tütsü yanıyor, fotoğraftaki Hintli kadın gülerek bize bakıyordu. Derken saatin 7’yi vurmasıyla bir ayin başladı. Teypten Sanskritçe bir dua yükseliyor, yoga yaptıran hanım bağdaş kurmuş halde ellerini kâh balık gibi aşağıdan yukarıya çıkarıyor, kâh kafasının üstünde gezdiriyordu. Bitmek bilmeyen bir saatin ardından ben öylece şaşkınlıkla olan bitene bakıyordum.



Bu işkence bittikten sonra elime Hintli şişman kadının fotoğrafı tutuşturuldu. Evde bu fotoğrafı iyi saklamam, yoga (daha çok meditasyon) esnasında karşıma koymam gerekiyordu. Yanına mum ve tütsü de yakacak, bu esnada ayaklarımı tuzlu suya koyacaktım. Böyle böyle aydınlanmam kaçınılmazdı.
O korkunç enerjili kötü ışıklı evden nasıl kaçtım bilmiyorum. Çantamda şişman kadının fotoğrafı… Böyle saçma bir yere geldiğim için sürekli kendime sövüyorum.  Sahaja Yogacılar beni o günden sonra aramaya devam ettiler. Gelemeyeceğimi ifade etsem de beni arayarak ikna çalışmalarına ve davet etmeye devam ettiler. Bir süre sonra telefonlarına çıkmamaya başladım ve aramalar kesildi. Ama o günden sonra algıda seçicilikle nadiren de olsa karşıma çıktığı her durumda Sahaja Yoga’yla ilgili duyduğum, öğrendiğim her şeyi kaydettim.
Her şeyden önce ifade edeyim ki Sahaja Yoga Türk insanının anladığı anlamda bir yoga değil, meditasyon ritüellerinden oluşan bir tarikat. Ama birçok tarikatta olduğu gibi bunun da bir tarikat olduğu saklanıyor ve yoga gibi genel bir adla anılıyor (Bu açıdan bakınca Akif Manaf’ın yogayı spor federasyonuna spor olarak kabul ettirmesi daha bir anlam taşıyor. Ama  Akif Manaf Sahaja’nın bir tarikat olduğunu bir televizyon programında bizzat dile getirmiştir). Bu tarikatın kurucusu Shri Mataji Nirvala Devi (1923-2011) aslen Hristiyan olarak dünyaya gelmiş. Ancak doğduğunda bir nurla sarmalanmış olduğundan mütevellit yaydığı spiritüel ışık çevresinde hemen fark edilmiş. Mesela Hindistan’ın bağımsızlığı konusunda Mahatma Ghandi sık sık o zamanlar daha bir genç kız olan Mataji’ye fikir danışırmış! 1970 yılında Sahaja Yoga hareketi dünyaya barış getirmek ve her insanda var olan kundalini enerjisini açığa çıkarmak için kurulmuş. Shri Mataji bu arada kendisinin Hindu ana tanrıçalarından Shakti’nin reenkarnasyonu olduğunu ifade etmekte.

                                    Sahaja Yoga İlmi(!)nin kurucusu Shri Mataji. Yok artık!

Nirvala Devi’yle ilgili iddia çok. Benim doğruluğunu burada araştırma gibi bir durumum olamayacağı için kendisiyle ilgili iddialara kısacık değineceğim. Örneğin evvelden Osho’nun müridi olduğuna ilişkin tartışmalar var. Hareket katılımcılardan ücret talep etmese de Nirvala Devi’nin müritlerinin cömert bağışları sayesinde İtalya’da bir şatoda lüks içinde yaşadığına ilişkin iddialar var. Tarikat içinde evliliklerin görücü usulü yapıldığı ve dinî liderlerin eş seçtiğine yönelik iddialar var. Oluşumdan ayrılanların şeytan tarafından ele geçirildiğine inanıldığı yönünde söylemler var. Ve bence en fenası, Nirvala Devi’nin Buda’nın, Kutsal Ruh’un, Hz. Muhammet’in kızı Fatıma’nın, İsa’nın, Musa’nın, vs reenkarne olmuş hali olduğunu iddia ettiğine ilişkin tezler var. Bunların ne derece doğru ne derece yanlış olduğunu bilmiyorum. Benim için Sahaja Yoga neden bana göre değil, anlatmaya çalışacağım.
Öncelikli itirazım Yoga adı altında insanların bir mekânda toplanarak bir Hindu tanrıçasının reenkarne olmuş hali olduğunu iddia eden bir kadının fotoğrafının önünde, tütsüler ve Sanskritçe ilahiler eşliğinde ibadet yaptırılmasınadır. 



İkinci itirazım “aydınlanma” verme gerekçesiyle aydınlanmanın ne olduğundan nebze haberdar olmayan insanlara bir tarikat ritüeli yaptırılmasınadır. Aydınlanma kavramının ne olduğunu bilen bir aklı selim sahibi insanın aydınlanmanın sanki eşyaymış gibi verilmesine inanması beklenemez. Bir diğer itirazım Hindu ilahiler söyleyerek, “anne”ye seslenerek, ayaklara tuzlu su konarak yapılan ritüellerle aydınlanmanın geleceğinin telkin edilmesi. Gene bir Yeni Çağ kolaycılığı olarak minimum eforla bol aydınlanma ve aşkınlık vaat edilmesini çok zavallı buluyorum. Sahaja Yoga bir insanın nasıl daha anlamlı bir hayat süreceğine ilişkin hiçbir anlam vaat etmiyor bana göre. Bir sözüm de sözlüklerde, ansiklopedilerde bu ritüellerle huzur ve şifa bulduğunu iddia edenlere: Meditasyon ya da gevşeme egzersizlerinin faydası sürpriz bir şey değildir. Mucize de değildir. Günde yapacağınız beş dakikalık bir meditasyonun bile olağan üstü faydalarını görürsünüz. Ayaklara konan tuzlu su da aynı şekilde vücudunuzda birtakım enerjileri ortaya çıkarır. Bu nedenle size neyin iyi geldiği konusunda beyin yıkamaya maruz kalmamak önemli görünüyor.

                                        Shri Mataji'nin internette pek rastlanmayan geçkin yaş fotoğrafı

3 yorum:

  1. Öncelikle çok önemli noktalara değindiniz ; reenkarne olarak Meryem ana yani toprak ana olarak kabül edilir aslında sahaja yoga kundalini yoganın çakmasıdır ; olgunlaşmamış kibirli ve egolu bir çok insanın orada var olarak kendini gerçekleştirmeye çalıştığı bir yerdir vibrasyonlar ortaya çıkıyor meditasyonla mesela shri matajiye tapıyorsunuz dendiğimde kutsal kişi aynı hz Mevlana gibi derken dünyanın heryerinde yapılan pujalarda rahmetlinin ayakları yıkanır artı puja turizm i vardır katılmak 300 usd idi evet italyada evi var Hindistan’da da mülkleri hatta Türkiye de bile mülkleri var ki zamanında Türkiye ayağında ayrışmalar kavgalar olmuştur ; içeride çıkar çatışmarı olmuştur ; sizi aydınlanmaya davet eden ilkokul mezunu hanım aydınlanmaya gitmediğiniz için size patronluk taslamakta (emine) düzenli derneğe gitmediğiniz de sizi düşman hastalıklı gibi görmektedir ; vibrasyonlara bakarak evlilik yapıldığı söylenmekte olup çokça evlilik ve boşanma olmuştur ;evet içeride ruhsal arayışta plan insanlar var ki 3 sınıfta dersler verilmekle birlikte derinleşme sınıfı sonunda puja yani “kutsal annenin “ cam dam ayakları yıkanmakta Yoga seansı sırasında angya çakrada herkesi affetmeniz istenmekte “atfetmek tanrı Allah özelliği olup “back angya da tanrım beni affet denilip suçluluk yüklenmektedir ben tanrının evladı ve ilahi bir plandaysam neden af dileyin İstanbul Kavacık cumhuriyet caddesi üzerinde ayin yapılan merkezi vardır ; hiç cinsel taciz vs duymadım görmedim zaten yetkililer kadındı ; ama bazı parasal paylaşım sıkıntıları ve ayrışma gördüm ve duydum yapılan hiçbir şey sahaja yogaya özgü olmayıp Hinduizm çakması dır shri mataji lüks yaşamış olup Türkiye geldiğinde en lüks otellerde kalmış yüzlerce parçalık porselen vs alıp gitmiştir tabiki alınanları müritleri ödemiştir ; derinliği ve felsefesi olmayıp evde kalmış hanım külübü olup Gelen nitelikli ve nicelikle insanlara Hocalık ego kasılmakta olup hoca olduğunu söyleyen kişilerin derinliği yoktur ama içlerinde çok değerli insanlar vardı eskiden Cuma’ları puja gecesi olup kavacıkta uygulama yapılmaktadır yani yakınımdan geçilip çok içine girilmemesi gereken yapıdır aydınlanma denilen şey insanın kundalisinin uyandırılmasıdır ki büyük atıflar yapılmaktadır

    YanıtlaSil
  2. bende 2000 yılında tanıştım öğrenciyim transdantal a gittim 100 usd deyince kaçtım öğrencisin para yok istanbula shri mataji geliyordu bilbordlarda görmüştüm maçka parkına gittim tıka basa dolu bazı hareketler yaptırdılar başınızın üzerinde soğuk sıcak esinti hissediyor musunuz dendi vs o gün bitti eğitim vereceğiz gelin birde bedava !! nişantaşı atiye sokakta ki merkeze gidiyordum zamanla yükseldin sen denip puja için gidiyorduk ki sonradan bu yöntemlerin hindistanda zaten uygulandığını öğrendim limon-biber kürü, shoe beat vs... çok keyifliydi yeni insanlar tanıyorduk arayışımız görece tatmin oluyordu değerli bir romanyalı akademisyen bir hocamız vardı çok naif bir insandı ama egolu kibirli tiplerde bir gruba dahil olmak adına görev üstleniyorlardı ,shri mataji ertesi yıl geldi vs karşıladık hava alanında puja yaptık ayak yıkama mevzusu zaten biliniyor tanrıça gibi görülüyordu hatta bir sohbet sırasında bir hanım shri mataji tanrıda daha büyük vs dedi ...kitabı var onu okudum yıllarca aynı dersleri tekrarladım vs açıkcası zihinsel aydınlanmayı bir türlü yakalayamıyordum kendin olmaya kafayı takmıştım hem sosyal ortam ve vibrasonları hissetmek için gidiyordum evet o dönem vibrasonel evlilik vardı şahit oldum Fransa Kanada dan evlenenler olmuştu hatta çok sevdiğim andrei hocamızda böyle evlilik yapmıştı sonradan boşandığını ve yeni bir sahaj evlilik yaptığını duymuştum evet bir tarikat mı bence kesinlikle gönüllük esasına göre yardım toplanıyor ama iyi bir gönüllüyseniz kademe atlıyor sınıf değiştiriyorsunuz shri mataji lüksü severdi italyada evi vardı dünyanın heryerinde pujalar yapılırdı katılım ücretleri ödenirdi türkiyede mülkleri olduğunu duymuştum hindistanda hastahanesi vs vardı iş paraya dökülmüştü bir dönem okul ve memlekete dönmem nedeniyle baya bir ara verdim sonra tekrar iş için yıllar sonra istanbul a döndüğümde tekrar gitmeye başladım tabi sizi aydınlanma faaliyetlerinde göreve davet ediyorlar gidip aydınlanma veriyorsunuz iyi bir yogiyseniz kavacığa gidip kalma hakkı kazanıyorsunuz ki oda paralı ki olması gerekende odur ama içerde fikir ayrışmaları çatışma ve ego savaşları vardı bir taraf öbür tarafı şeytan ilan etmişti ki ilk tanıştığım bu yapıya çok emek vermiş selim abi düşman ilan edilmişti ;cumaları ateş yakılır puja yapılırdı ama hep şunu derdim madem bu yapı olağan üstü niye insanlar egolarını bir tarafa bırakamamış derdim zaten ayrılmam da bu nedenledir ;ruhsal bir misyon olmasına rağmen türkiye gerçeğini yansıtıyor bencillik egosal davranışlar mevcut yukarıda değinildiği gibi gitmediğinizde ara verdiğinizde aşağılayıcı davranışlar mevcut yani bu yapı içinde olanlar melek dışarıda bu yapıya biat etmeyenler şeytan yıllarca neşe hanım yönetti sonra sevgi hnm vs kimse akışta değil rahatsız edici derecede ego ve manipulasyon var ...sahaj evlilik yapanları hiç anlayamıyordum sonra aslında bu evliliğin yobazlık unsuru olan görücü usülünden farkı yok hiç hoşlanmadığın flört bile etmediğin biriyle evlenip aynı yatağa giriyor olmak bana yobaz tarikatları hatırlatıyor yani tanrıçan için "kutsal" evlilik yapıyorsun hiçbir zaman zihinsel içsel bir aydınlanmaya ulaştırmayan kundalini odaklı bir uygulama bunu din biçimde süslemişler hiçbir zaman shri matajiden ben tanrı değilim ben kutsal değilim tanrıça değilimi duymadım bende maslak paşabahçeden binlerce ürün alındığını kapalı çarşıya gidilip ürünler alındığını biliyorum çünkü alınan herşey tanrıçaya alınıyor günümüz yobaz tarikatlardaki şeyhleri düşünün birebir aynı içerde görev yapanlara hiçbir zaman ahlaksız diyemem ama bir ruhsal öğretiden beklenen bir olgunluk tatmin yok bu işe gönül vermiş bazı çok değerli insanlar da var bunu es geçemem ama dediğim bi evrende dünya benzeri şimdilik belirlenebilen 18 k planet var hiçbir şey bilmiyoruz bir ölümlüyü tanrıça ilan etmek hem ahlakı hem mantıksal olarak kesinlikle yanlış mevlanaya hacı bektaşa bakın derinliği görürsünüz ama ben shri mataji de bu derinliği hiçbir zaman göremedim ben tanrıça değilim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar, size mutlaka ulaşmam lazım, konu ile ilgili bazı bilgilere ihtiyacım var., nasıl ulaşabilirim?

      Sil

TRANSANDANTAL MEDİTASYON (2)

TRANSANDANTAL MEDİTASYON (2) Bu yazıyı, her dakikası zor geçen bir yılın ardından bloğa yeniden yazmam için beni harekete geçiren pos...