Transandantal meditasyon
(TM) ifadesini ilk kez duyduğumda ilkokul üçüncü sınıf öğrencisiydim. Annemin
düzenli olarak aldığı Kadınca
dergisinde çocukken çok sıkı bir hayranı olduğum Anadolu Folk Üçlüsü’nün Doğan
Canku’suyla bir röportaj yayınlanmıştı. Doğan Canku transandantal meditasyondan
ve bu konudaki deneyimlerinden bahsediyordu. Çocuk aklım ve merak duygumun
depreştiğini ve bundan sonra bu ifadeyi duyduğumda dikkat kesildiğimi
hatırlıyorum. 90’lı yılların sonunda en sevdiğim yönetmen diyebileceğim David
Lynch’in TM uygulayıcı olmasının da ötesinde kurduğu TM vakfı aracılığıyla
binlerce insana bu meditasyon yöntemini tanıtmaya kendini adamış olması benim
için çok anlamlıydı. Bunca işarete rağmen deneyimin kendisini yaşamam ise on
yıllar sonra gerçekleşecekti. Günümüzden bir buçuk sene öncesine…
Şu anda bir yılı aşkın
bir süredir transandantal meditasyon uygulayıcısıyım. Bu yazıyı yazma sebebim
internet üzerinde konuyla ilgili birinci elden deneyim öykülerinin yok denecek
kadar az olması. Bunun yerine bol bol reklam veya ansiklopedik bilgi mevcut. Eğer
İngilizce okuyabiliyor ve ısrarcı bir şekilde arama yapabiliyorsanız bazı
alternatifler mevcut. Ancak TM hakkında Türkçe yazılmış otantik görüş arama
çabam sonuçsuz kaldı. Okumakta olduğunuz bu yazı belki de konuyla ilgili ilk
Türkçe deneme.
TM bir öğretici eşliğinde
gerçekleşen birebir öğretim sürecini gerektiriyor. İlgilenenler öncelikle
ücretsiz tanıtım toplantılarına katılıyor. Bu toplantılarda özellikle TM’nin nasıl
işlediğine ilişkin bilgilendiriliyorlar. Üzerinde hassasiyetle durulan unsur,
bu meditasyon yönteminin kesinlikle spiritüel ve dinî olmadığı. Aksine TM’nin işleyiş
şekli nesnel bir boyutta tanımlanıyor ve bilimsel çalışmalardan yapılan
alıntılarla destekleniyor. Bu arada TM bir çeşit mantra meditasyonu. Bunun
anlamı şu: Belli bir sözcüğü (mantra) zihninizde tekrarlamak ya da düşünmek
suretiyle meditasyon sürecine giriyorsunuz. Benim tanıtım toplantısında aklımın
almadığı, sorduğum halde tatminkâr bir cevap alamadığım soru şuydu: Madem bu
yöntem spiritüel bir yöntem değil, o zaman bana özel verilecek mantranın
özelliği ne? Neden o veya bu değil de özellikle bana özgü o mantra veriliyor?
Mantranın seçilişinde nasıl bir yöntem kullanıldığını öğrenemedim. Yalnız,
TM’de herkesin kendine özel bir mantrası olduğu söyleniyor. TM yönteminin insanlara
huzur, yaratıcılık, bedensel ve zihinsel sağlık gibi saymakla bitmeyecek
faydalarından bahsediliyor. Bu arada özel eğitilmiş sidha’ların birlikte aynı
anda gerçekleştirdikleri meditasyonların dünya barışını sağlayacağına da
inanılıyor.
Ücreti bir hayli yüksek
olsa da TM öğrenmeyi çok istediğim için merkezden bir randevu talep ettim.
Meditasyon yapmayı pek beceremeyen zihni meşgul biri olarak TM’nin sonunda
aradığım meditasyon yöntemini bana sunacağından emin olarak kararımı verdim.
Şansıma çok sempatik ve hoş bir hanımefendi bana rehberlik edecekti. Önümüzdeki
dört gün boyunca randevulaşarak tamamen boş olan TM merkezinde yüz yüze
görüşmeler yaptık. Bu süreçte eğitmenim bana meditasyon yapmayı öğretti. Bu
arada bilimsel olduğu söylenen yöntem bildiğiniz Sanskritçe bir ayinle
başlamıştı. Eğitmenim pirinç, tütsü gibi bazı törensel sembollerle Sanskritçe
bir şeyler söyleyerek ayin eşliğinde bana mantramı fısıldadı. Bu mantrayı
hiçbir yere yazmayacak, başkalarıyla paylaşmayacak, sesli olarak söylemeyecek
ve hatta meditasyon haricinde aklımdan geçirmeyecektim! Meditasyonun yapılış
süreci de benim için çok net değildi. Rahat bir şekilde oturduktan sonra zihnimde
mantrayı başlatacak ve sonra hiç kontrol etmeyecektim! Açıkçası başlarda bana
verilen bu belirsiz komut çok canımı sıkmıştı. Çok sevdiğim Doğan Cüceloğlu’nun
bir solukta okuyuverdiğim nehir söyleşi kitabı “Damdan Düşen Psikolog”
kitabında kendi TM deneyimini anlatırken mantrasını içinden tekrar ettiğini
ifade ediyordu. Başından beri zihnimde şekillenen meditasyon yöntemi bu
şekildeydi. Oysa tekrar etmemem ve kontrol etmemem gerekiyordu. Sonraki
günlerde merkeze kontrollere gitmeye devam ettim. Her seferinde bir form
dolduruyordum. Kaç kere uygulama yaptım ve deneyimlere ilişkin bazı ayrıntıları
yazdığımı hatırlıyorum. Ancak bende bazı değişiklikler olmaya başlamıştı.
İçimde büyük bir öfke peydah oldu. Meditasyonlarımı yaparken adeta patlayacak
gibi oluyordum. Bir kez orayı hemen terk etmeyi aklımdan geçirdim. Diğer iki
seferde hıçkıra hıçkıra ağladım. Eğitmen hanım daha önce böyle bir vakayla
karşılaşmadığını ifade etti. Bende büyük bir stres çözülmesi oluyordu. Bu stres
çözülmesinin bilimsel açıklamasını beyaz portatif tahtaya kalemle çizmek
suretiyle yaptı. Ben pek bir şey anlamasam da eğitmenimin dediği gibi yapmaya
devam ettim. Sabah ve akşam yirmişer dakika. Bu sürenin beni çok ciddi
zorladığını da ifade etmem lazım. Sabah meditasyonu uyanır uyanmaz değil, daha
sonra ama kahvaltıdan önce, akşam meditasyonu da tercihan yemekten önce, saat
17.00 sularında yapılmalıydı. Çalışan bir kimse olduğum için bu ritmi
oturtmakta çok zorlandım. Üstelik hiç aksatmamam gerektiği konusu defalarca
vurgulandığı için bende meditasyon aksatmak da stres konusu oldu. Bir insanın
kendini zorunda hissederek meditasyona oturması şu anda çok saçma geliyor ama
bir süre bu uygulama bu şekilde devam etti.
Derken, hayatımın en kötü
depresyonu gelip kapıyı çaldı. Hayatımın en kötü kararlarını verip en
yakınımdakileri üzdüğüm hatırlamak bile istemediğim bir döneme girdim. Meditasyonlarımı
yapmaya devam ediyordum. Dört ay sonra meditasyon kampına bile gittim. Ama
yanlış hatırlamıyorsam yedi ay kadar sonra tamamen bitirdim. Çünkü hiçbir yarar
sağladığını düşünmüyordum. Sanki büyük bir beklentiyle meditasyon yapmak üzere
oturuyor, sonra yirmi dakikayı doldurup kalkıyordum. Bunun yanında hissettiğim
öfke de cabasıydı. Bu süreçte eğitmen hanım beni arayarak nasıl gittiğini
sordu. Samimiyetle olanları anlattım. Çok üzüldüğünü, meditasyonun işe
yaramaması gibi bir durumun söz konusu olamayacağını, yapmaya devam etmem
gerektiğini söyledi. Bir gün gelecek acılarım, öfke ve depresyonlarım son
bulacaktı; mükemmel sağlığa kavuşacak, yaratıcı ve mutlu olacaktım.
Meditasyonlara tekrar başladım. Artık zihnim eskiden olduğu gibi yirmi dakika
boyunca sancı çekmiyor, bazen uyku ile uyanıklık arasında güzel bir ara bölgeye
gidiyordum. Ağlamalar, depresif haller bitti. Ama TM öğretmenimin söylediği
şeyler hiç olmadı. Ben zaten artık bir yöntemin insanın hayatına böyle
mucizeler getireceğine inanan biri değilim. TM benim bunu anlamama yardımcı
oldu diyebilirim.
Bu “eşsiz” deneyimi
yaşadıktan sonra TM ile ilgili birçok okuma yaptım. Hepsi İngilizce web
sayfaları ve bloglardı. Eski TM uygulayıcılarının örgütlenerek organizasyonla
ilgili deneyimlerini paylaştıkları siteler mevcut. Bu sitelerde belli başlı şu
argümanlar var: 1) TM bir tarikattır. Birçok tarikatta rastlanan gizlilik,
sorgulamama gibi unsurlar burada da mevcuttur. 2) Meditatörlere verilen
(satılan) mantranın kişiye özel sır bir formülle elde edildiği doğru değildir.
Sınırlı sayıda mantra yaşına göre insanlara verilerek birtakım önlemlerle
paylaşılması yasaklanır. 3) Kişilere verilen mantra Hint inanç sistemindeki
şeytanların adıdır. 4) TM kâr amacıyla kurulmuş bir organizasyondur, bunu yaparken
insanları aldatarak paralarını alır. Uygulayıcı olarak gördüklerime,
işittiklerime ve okuduklarıma dayanarak soruları tek tek yanıtlamaya
çalışacağım.
TM uygulamalarına ilişkin birçok sözde çalışma var. Ama bu çalışmaların kontrol grupları meditasyon yapanlar değil yapmayanlar.
TM bir tarikattır
iddiasını çok akla yatkın bulmuyorum. Meditatör olarak eğitim aldığım dönemde bir
kere bile bir grubun/oluşumun içine çekiliyormuşum hissine kapılmadım. Bir
yerlere davet edilmedim, kampa gittiğimde karşılaştığım insanlar tarikat
üyeleri değil aklı selim sahibi, son derece entelektüel, neşeli, hoş
insanlardı. TM’nin çok popüler olduğu 1970’li yıllarda özellikle ABD’de böyle
tarikatımsı oluşumların olabileceğini internet üzerinden takip ettiğim bazı
sitelere dayanarak teslim ediyorum. Ancak en azından Türkiye’deki uygulamanın
tarikatvari bir oluşum olmadığını temin edebilirim.
Mantranın kişilere özel
olmadığı, doğum tarihine (yılına) göre verildiği iddiası ise doğru bir
iddiadır. TM ile ilgili kaynaklarda kişiye özgü mantranın belirlenmesinin çok
önemli olduğu, mantranın titreşiminin kişiye uygun olması gerektiği, bunu anca
deneyimli bir TM eğitmeninin yapabileceği vurgulanır. Ancak TM eğitimi
aldığınızdaki yaşınıza göre listeden bahtınıza çıkan mantra verilir. Bu iddiayı
test etmek çok kolay. TM’nin kullandığı bütün mantralar eski bir TM’ci
tarafından ifşa edildi. Dileyen internetten bu listeye (hatta listelere –
birden çok kişi ifşa etti) erişebilir. İnsanları mantrayı paylaşmaktan men
ederek de bu gizlilik sağlanmış olur.
Sonraki iddia bu
mantraların şeytan adları olduğuna ilişkin tamamiyle mesnetsiz bir iddia. Tam
aksine, TM mantraları anlamlı sözcüklerden oluşmaz. Bu bizzat TM öğretisi
içinde belirtilen bir durumdur. Zihnin meditasyon esnasında herhangi bir
anlama/kavrama sabitlenmemesi için mantra anlamsız bir sözcük olarak
belirlenmiştir.
Burada saydığım son
iddiayı, yani TM’nin kâr amaçlı bir oluşum olup olmadığını evet/hayır şeklinde
tartışmaktan çok konu hakkımdaki düşüncelerimi paylaşarak cevabı okuyucuya
bırakmayı tercih edeceğim. Çok istesem de hiçbir yerde bulamadığımdan dolayı
izleyemediğim 2017 Alman yapımı David Wants to Fly adlı filmin basından takip
ettiğim kadarıyla çok ciddi iddiaları var. Filmde David Lynch hayranı bir başka
David, Lynch’e olan hayranlığının da motive etmesiyle TM’nin peşinde hareketin
ortaya çıktığı topraklara gider ve hakikatle karşılaşır. Hakikat TM’nin beyin
yıkayan, para odaklı bir oluşum olmasından başka bir şey değildir. Benim bu
soruya cevabım ise şöyle: TM çeşitli meditasyon türleri içinde “mantra
meditasyonu” dediğimiz yöntemi öğretmektedir. Mantra meditasyonu bir mantranın
düşünülmesi ya da içten tekrar edilmesi şeklinde gerçekleşir. TM, meditasyonu
markalaştırarak, bu tip meditasyonun öğretilmesini tekeline almış
bulunmaktadır. Mantranın kişiye özel tasarlandığı şeklindeki hikâyeden tutun da
meditatörlerin yaptığı inisiyasyon seremonisine, özel görüşmelere kadar her
ritüel bu miti destekler. Bu şekilde, mantra meditasyonunun öğretimi küçük bir
seçkin grubun özelinde bulundurulmuş olur. Meditasyon öğrenmek için gelenlere
yoğun bir eğitim verilerek meditasyon sonucu hayatlarının iyi yönde radikal bir
şekilde değişeceğine, sağlıklarına kavuşacaklarına dair en hafif tabirle “ikna”
diyebileceğim bir süreç yaşatılır. Sonrasında günde toplam 40 dakikalık bir
meditasyon dönemi başlayacaktır. Eğitimlerde sıkça yinelenen kurallardan biri
de meditasyonların asla ve asla aksatılmamasıdır. Günde 40 dakika boyunca
meditasyon yapan birinin başka meditasyonları deneyimleme gibi bir şansı zaten olmayacaktır.
Peki, bütün bunlar niye? Yani
TM hareketi içindeki kişiler birer şarlatan mı? Tamamen kişisel olacak yanıtım
bu kimselerin çoğunun iyi niyetli kimseler oldukları yönünde. TM’nin bir başka iddiası
dünyada ne kadar çok insan meditasyon yaparsa dünya barışına o kadar
yaklaşılacağı yönünde (Hatta bazen maille yoluyla iletilen mesajlarda dünya
barışı için meditasyon yapacak sidha’lar yararına bağış talep ediliyor. Konu
hakkında en yaygın karşı-argüman ise madem dünya barışına hizmet edecek, neden TM
yöntemi öğretmek için dünya kadar para istiyor şeklinde.). Ben şahsen oluşumun içindeki birçok kimsenin
tamamen iyi niyetle bu idealin peşinde gittiklerini düşünüyorum. Belki bazıları
için de TM sadece bir gelir kapısıdır. İşin gerçek yüzünü bilen maalesef çok az
kimse var.
Yazımın en sonunda lafı
dolandırmadan bir tavsiyede bulunacağım. Kendi yazdığım gibi bir yazıyı okumuş
olsaydım TM’ye başlar mıydım, büyük ihtimal hayır. Günde 40 dakika meditasyon
yapmak, hangi meditasyon olursa olsun, zaten -mucizeler değil ama- harikalar yaratır. Günde 10 dakika
meditasyon yapmak bile harikalar yaratır. Benim tavsiyem meditasyon
teknikleriyle ilgili güzel bir başvuru kaynağı bulmanız. Son zamanlarda adı çok
daha fazla duyulmaya başlanan mindfulness akımı da örneğin, hiçbir grubun
tekelinde olmayan, hayatın her alanına dokunan bir varoluş biçimi. Mindfulness’ı
birbirinden güzel yazılmış kitaplardan okuyabilir (Eckhart Tolle'yi şiddetle öneririm.), videolardan takip
edebilirsiniz. Aynı şekilde zikir de bir meditasyon biçimidir. Kendinizi Müslüman
olarak tanımlıyorsanız zikir çekebilirsiniz. Dinamik meditasyonlar da
mevcuttur. Hepsi benzer şekilde işe yarar. İşin en güzeli, onlarca, yüzlerce
çeşit meditasyondan size en uygun olanlarla flört edebilir, keyfini çıkarabilirsiniz.