Hiper marketin büyük
kapısından girip reyonlara doğru yönelmiştik ki küçük, gösterişsiz bir standın
başında duran iki hanım tarafından durdurulduk. “Aydınlanma ister misiniz?”
“Pardon, ne satıyorsunuz?” “Bir şey satmıyoruz. Aydınlanma ister misiniz?”
Annemle birbirimizin
yüzüne “ne oluyor” gibilerden baktık. Hanımlardan biri mütereddit hallerimize
kızdı galiba. Mavi mavi gözlerini dikip ciddi bir ifadeyle bakınca biraz da
çekinerek “Tabii tabii isterim.” Diyiverdim. Annem “Ben istemem aydınlanma.”
Dedi. Markete peçete, maydanoz falan
almaya gelmiş ama aydınlanıp gitmiş olacaktım. Hem de bedavaya…. Ellili
yaşlardaki kadının tarif ettiği gibi elimi kafamın bir karış üstüne koydum.
Avuç içim kafatasıma doğruydu. Aydınlanma istediğimi açık bir şekilde talep etmem
gerekiyordu. Söylenenleri tekrar ettim. “Bir serinlik hissediyor musunuz?”
“Hayır” dedim çaresiz. Çünkü hiçbir şey hissetmiyordum. Mavi gözler sinirli
sinirli baktı. “Şimdi hissediyor musunuz?” “Maalesef” dedim korkarak. “Serinlik
hissetmeniz gerekiyor başınızda. Bir kez daha deneyelim…” Benim kafatasım
kesinlikle serinlik falan hissetmiyordu. Bizi izleyen annem de meraklandı. O da
aydınlanma talep edince bu sefer sağ eli kafasının bir karış üstünde serinliği
bekleme sırası ona geldi. Birkaç denemeden sonra ne annem ne ben
aydınlanabilmiştik. Yogini hanım doğruyu söylemediğimizi düşündü galiba.
Elimize birkaç kâğıt parçası tutuşturdu. Fotokopiyle çoğaltılmış ilanlardı
bunlar. “Bu ilanı saklayın. Bir gün hayatınız değişebilir.” Annemle marketin
reyonlarında kaybolduk ve bu aydınlanamama hikâyesini unuttuk.
İlanı atmadım. Ofisteki
panomda bir süre sakladım. Sahaja yoga diye bir yoganın ilanıydı ve bu yoga
tamamen ücretsizdi. İlandaki cep telefonunu arayarak randevu talep edebilirdik.
Bir kış akşamı içime ne girdiyse telefon numarasını aradım. Çok kibar bir
hanımefendi bana bir adres verdi. İş çıkışı Alsancak’taki bu adrese doğru yola
koyuldum.
Alsancak’ın dar
sokaklarından birinde, tipik ve eski bir İzmir apartmanındaydım. Verilen
adresin zilini çaldım. Telefonda konuştuğum kibar hanımefendiydi açan. Otuz
sonlarında, zayıfça, hoş bir genç kadın. Ayakkabılarımı çıkarmam söylendi.
Ayağıma pofuduk terlikler verildi. Normalde başkasının terliğini giymekten çok
çekinirim ama zorunlu olarak giydim. Eve girer girmez beni iten şey apartman
dairesindeki korkunç ışıktı. Son derece kör ve beyaz renkte bir floresan ışıktı
bu. Aksi gibi yerlerdeki mavi duvardan duvara halı da bu soğuk havaya katkıda
bulunuyordu. Genç hanıma iş kıyafetleriyle geldiğimi, daha rahat kıyafetler
giymemenin sıkıntı yaratıp yaratmayacağını sordum. Bana kıyafetimin uygun
olduğunu söyledi. Ben o âna kadar hâlâ yukarı bakan köpek falan yapacağımı
sanıyordum. Salona geçtik. Bu arada evin bayağı soğuk olduğunu hatırlıyorum.
Yere oturmamı söyleyerek kendi de oturdu. Hiçbir şey konuşmadan öyle
oturuyorduk. Biraz sonra kapı çalmaya başlayacak ve üç-dört kişi daha
gelecekti. Benimle birlikte yere sırayla oturarak karşımızda resmi duran şişman
Hintli kadına bakıyorduk. Bize yoga yaptıracak olan hanım resmin yanında yerini
almıştı. Tütsü yanıyor, fotoğraftaki Hintli kadın gülerek bize bakıyordu. Derken
saatin 7’yi vurmasıyla bir ayin başladı. Teypten Sanskritçe bir dua yükseliyor,
yoga yaptıran hanım bağdaş kurmuş halde ellerini kâh balık gibi aşağıdan yukarıya
çıkarıyor, kâh kafasının üstünde gezdiriyordu. Bitmek bilmeyen bir saatin
ardından ben öylece şaşkınlıkla olan bitene bakıyordum.
Bu işkence bittikten
sonra elime Hintli şişman kadının fotoğrafı tutuşturuldu. Evde bu fotoğrafı iyi
saklamam, yoga (daha çok meditasyon) esnasında karşıma koymam gerekiyordu.
Yanına mum ve tütsü de yakacak, bu esnada ayaklarımı tuzlu suya koyacaktım.
Böyle böyle aydınlanmam kaçınılmazdı.
O korkunç enerjili kötü
ışıklı evden nasıl kaçtım bilmiyorum. Çantamda şişman kadının fotoğrafı… Böyle
saçma bir yere geldiğim için sürekli kendime sövüyorum. Sahaja Yogacılar beni o günden sonra aramaya
devam ettiler. Gelemeyeceğimi ifade etsem de beni arayarak ikna çalışmalarına
ve davet etmeye devam ettiler. Bir süre sonra telefonlarına çıkmamaya başladım
ve aramalar kesildi. Ama o günden sonra algıda seçicilikle nadiren de olsa
karşıma çıktığı her durumda Sahaja Yoga’yla ilgili duyduğum, öğrendiğim her
şeyi kaydettim.
Her şeyden önce ifade
edeyim ki Sahaja Yoga Türk insanının anladığı anlamda bir yoga değil, meditasyon
ritüellerinden oluşan bir tarikat. Ama birçok tarikatta olduğu gibi bunun da
bir tarikat olduğu saklanıyor ve yoga gibi genel bir adla anılıyor (Bu açıdan
bakınca Akif Manaf’ın yogayı spor federasyonuna spor olarak kabul ettirmesi
daha bir anlam taşıyor. Ama Akif Manaf
Sahaja’nın bir tarikat olduğunu bir televizyon programında bizzat dile
getirmiştir). Bu tarikatın kurucusu Shri Mataji Nirvala Devi (1923-2011) aslen
Hristiyan olarak dünyaya gelmiş. Ancak doğduğunda bir nurla sarmalanmış olduğundan
mütevellit yaydığı spiritüel ışık çevresinde hemen fark edilmiş. Mesela
Hindistan’ın bağımsızlığı konusunda Mahatma Ghandi sık sık o zamanlar daha bir
genç kız olan Mataji’ye fikir danışırmış! 1970 yılında Sahaja Yoga hareketi
dünyaya barış getirmek ve her insanda var olan kundalini enerjisini açığa
çıkarmak için kurulmuş. Shri Mataji bu arada kendisinin Hindu ana tanrıçalarından
Shakti’nin reenkarnasyonu olduğunu ifade etmekte.
Sahaja Yoga İlmi(!)nin kurucusu Shri Mataji. Yok artık!
Sahaja Yoga İlmi(!)nin kurucusu Shri Mataji. Yok artık!
Nirvala Devi’yle ilgili
iddia çok. Benim doğruluğunu burada araştırma gibi bir durumum olamayacağı için
kendisiyle ilgili iddialara kısacık değineceğim. Örneğin evvelden Osho’nun müridi
olduğuna ilişkin tartışmalar var. Hareket katılımcılardan ücret talep etmese de
Nirvala Devi’nin müritlerinin cömert bağışları sayesinde İtalya’da bir şatoda
lüks içinde yaşadığına ilişkin iddialar var. Tarikat içinde evliliklerin görücü
usulü yapıldığı ve dinî liderlerin eş seçtiğine yönelik iddialar var. Oluşumdan
ayrılanların şeytan tarafından ele geçirildiğine inanıldığı yönünde söylemler
var. Ve bence en fenası, Nirvala Devi’nin Buda’nın, Kutsal Ruh’un, Hz. Muhammet’in
kızı Fatıma’nın, İsa’nın, Musa’nın, vs reenkarne olmuş hali olduğunu iddia
ettiğine ilişkin tezler var. Bunların ne derece doğru ne derece yanlış olduğunu
bilmiyorum. Benim için Sahaja Yoga neden bana göre değil, anlatmaya
çalışacağım.
Öncelikli itirazım Yoga
adı altında insanların bir mekânda toplanarak bir Hindu tanrıçasının reenkarne
olmuş hali olduğunu iddia eden bir kadının fotoğrafının önünde, tütsüler ve
Sanskritçe ilahiler eşliğinde ibadet yaptırılmasınadır.
İkinci itirazım “aydınlanma” verme gerekçesiyle aydınlanmanın ne olduğundan nebze haberdar olmayan insanlara bir tarikat ritüeli yaptırılmasınadır. Aydınlanma kavramının ne olduğunu bilen bir aklı selim sahibi insanın aydınlanmanın sanki eşyaymış gibi verilmesine inanması beklenemez. Bir diğer itirazım Hindu ilahiler söyleyerek, “anne”ye seslenerek, ayaklara tuzlu su konarak yapılan ritüellerle aydınlanmanın geleceğinin telkin edilmesi. Gene bir Yeni Çağ kolaycılığı olarak minimum eforla bol aydınlanma ve aşkınlık vaat edilmesini çok zavallı buluyorum. Sahaja Yoga bir insanın nasıl daha anlamlı bir hayat süreceğine ilişkin hiçbir anlam vaat etmiyor bana göre. Bir sözüm de sözlüklerde, ansiklopedilerde bu ritüellerle huzur ve şifa bulduğunu iddia edenlere: Meditasyon ya da gevşeme egzersizlerinin faydası sürpriz bir şey değildir. Mucize de değildir. Günde yapacağınız beş dakikalık bir meditasyonun bile olağan üstü faydalarını görürsünüz. Ayaklara konan tuzlu su da aynı şekilde vücudunuzda birtakım enerjileri ortaya çıkarır. Bu nedenle size neyin iyi geldiği konusunda beyin yıkamaya maruz kalmamak önemli görünüyor.
Shri Mataji'nin internette pek rastlanmayan geçkin yaş fotoğrafı
İkinci itirazım “aydınlanma” verme gerekçesiyle aydınlanmanın ne olduğundan nebze haberdar olmayan insanlara bir tarikat ritüeli yaptırılmasınadır. Aydınlanma kavramının ne olduğunu bilen bir aklı selim sahibi insanın aydınlanmanın sanki eşyaymış gibi verilmesine inanması beklenemez. Bir diğer itirazım Hindu ilahiler söyleyerek, “anne”ye seslenerek, ayaklara tuzlu su konarak yapılan ritüellerle aydınlanmanın geleceğinin telkin edilmesi. Gene bir Yeni Çağ kolaycılığı olarak minimum eforla bol aydınlanma ve aşkınlık vaat edilmesini çok zavallı buluyorum. Sahaja Yoga bir insanın nasıl daha anlamlı bir hayat süreceğine ilişkin hiçbir anlam vaat etmiyor bana göre. Bir sözüm de sözlüklerde, ansiklopedilerde bu ritüellerle huzur ve şifa bulduğunu iddia edenlere: Meditasyon ya da gevşeme egzersizlerinin faydası sürpriz bir şey değildir. Mucize de değildir. Günde yapacağınız beş dakikalık bir meditasyonun bile olağan üstü faydalarını görürsünüz. Ayaklara konan tuzlu su da aynı şekilde vücudunuzda birtakım enerjileri ortaya çıkarır. Bu nedenle size neyin iyi geldiği konusunda beyin yıkamaya maruz kalmamak önemli görünüyor.
Shri Mataji'nin internette pek rastlanmayan geçkin yaş fotoğrafı